Thursday, October 29, 2009

Yasak Ask: Ayakkabi

Hayatimda ilk defa internetten ayakkabi aldim ki internetten alisveris etmisligimin sayisi bi elin parmaklarini gecmez neden bilmem dokunarak,koklayarak alanlardanim eski usul hala sanirim ama 6pm.com'un bir gunlugune tum ninewest ayakkabilarin fiyatini 19.95'e indirdigini gorunce dayanamadim veee....
Annem beni eve almayacak, valizlerime ayakkabilar sigmayacak korkusuyla sayfalara hizla goz atarken bu bebeklere vurulup kaldim. Sonrasi ise malum birazda Berna ablanin gaziyla uppss!! o da ne! 'alisveris ettiginiz icin tessekur ederiz' diye bir yazi beliriverdi ekranda...

Saatler gece yarisini vurmaya 5kala baslayan gec kaldik panigi ile ganimetlerimizi boylece toplamis olduk:)))

P.S: Turkiye'ye gonderim sagliyormu yada ne kadar para aliyor bilmiyrum ama eger makul fiyatlarda bir postalama islemi varsa 6pm.com takip etmenizi oneririm inanilmaz indirimler ve firsatlar cikariveriyor insanin karsisina ki biz ne kadar alirsan al 6dolar shipping(ulasim,posta) ucreti indiriminden de faydalanmis olduk ayni zamanda....

Halloween Costumes yeeeeyyy!!!!!!

Yarin Hallowen..... oleeyyy yuppiiii ne desem bilemedim.... bir senedir bugunu bekliyordum desem yeridir ki New York`un en cilgin parade(yuruyus)inin bugune denk gelmesi de bir tesaduf degil sanirim..... Ben de Hallowen oncesi bulabildigim butun kostumculeri gezmeye calistim ama tabii ki burada yerini alan NewYork Costumes sadece Hallowen kostumleriyle degil tum yil kiralanabilir, her turlu organizasyon kostumleriyle sehrin en buyuk ve en eglenceli kostumcusu oldugunu bir kez daha kanitlamis oldu....

Kostumleri giyip fotograf cektirmek yasak oldugu icin cok fazla saklabanlik yapamadik ki haklilar iceri giren herkes once kostumlere sonra fotograf makinalarina saldiriyor onun icin fazla simarikliga izin yok bende bir iki maske ile yarin aksam giyecegim cadi kostumumle bir iki poz vermekle yetindim, agzimin payini aldim ve yoluma devam ettim....



Address: 104 4th Ave 14th st New York, NY 10003

Wednesday, October 28, 2009

"Cumhuriyet" Bayramı Kutlu Olsun

Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye’nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK

Ve "Wikipedia" der ki:
"29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanının anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan ulusal bayramdır.
29 Ekim günü stadyumlarda şenlikler yapılır. 29 Ekim akşamı ise geleneksel olarak fener alayı düzenlenir. (ki son yıllarda pek şahit olamadığımız bir şey)
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yıl kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 günü verdiği Onuncu Yıl Nutku'nda, o günü "en büyük bayram" olarak nitelendirmiştir."

Monday, October 26, 2009

Biri O Mikrofonu Aciklasin

Istanbul hakettigi moda gunlerine kavustu ve sonunda ilk ''Fashionable Istanbul'' sanirim sorunsuz bir sekilde devam etmekte. Biz de son haberleri moda bloggerlarindan sicagi sicagina takip ediyoruz ki etkinliklere bloggerlari davet etmeleri gercekten takdir edilmeden gecilmeyecek birsey ancaaakkk beni benden alan bir detay var ki iyi ki bu organizasyon sirasinda orda degilim dedirtti bana.

Hayatimiza son yillarda birilerinin manitasi olarak, pahali ayakkabi ve tasarim kiyafetleriyle giren uzun bacakli bir ablanin eline mikrofonu alip tasarimcilarla ve modellerle roportaj yapmasi beni benden aldi. Bu fotografi TrendtasticNY'ta ve diger moda bloglarinda gordugumde kafami nerelere vurayim diye dusundum ki farkettim aslinda suc kimsede degil, o mikrofonu onun eline verenlerde... Mankenini, oyuncusunu gordukte bolesine artik soleyecek kelime yok...

Simdi diyecegim odur ki birileri bana bu kadinin kim oldugunu, hangi sifatla orada bulundugunu aciklama zahmetine girebilir mi? Bir diger dilegimde sudur ki acaba bir gun tum moda bloggerlari birlesip bu kadini yerden yere vurup, cakma tasarim elbiseler giydigi icin ve insanlarin gozlerini heryerden firlayip bu kadar yordugu icin protesto ederler mi

P.S: Bu arada ogrendim ki bu abla su anda ayni kanalda moda programi yapiyormus ve de tasarim-moda okulundan mezunmus filan falan olsun hala dusuncelerim ve de sorularim gecerlidir...

Thursday, October 22, 2009

LateNight with JimmyFallon

Hemen butun Amerika ve Turkiye televizyonlarinda hatta bazen de Avrupa'da ne olup bittigini bilen, butun diziler, showlar ve son olan bitenler hakkinda en azindan bir fikri olan 'ben' ki abartmiyorum genelde birseylerin siki ve surekli takipcisi olmamaya calisirim.... Izlerim, izlemesem bile bakarim, bakmasam bile hakkinda cikan yazilari okurum ve sonuc olarak o dizi, show yada neyse fikir sahibi olurum tabiii bazilarininda siki izleyicisi, elestiricisi falan filan...
Veee bayanlar baylar son gozdem karsinizda NBC ekranlarindan Jimmy Fallon....
Programinda tipik gece yarisi showlarinda ki gibi unlu konuklari agirlayan Fallon ayni zamanda SaturdayNightLive ekolunden super skeclerle birlikte bazen konuklarinida bu skeclere dahil ediyor, iste o zaman tadindan yenmiyor ve ben bu adami gercekten hergece izlemeye, gulmeye hatta ciddi ciddi ondan hoslanmaya falan basladim... .Hem zeki, hem komik hatta biraz yakisiklicana bile denilen ideal erkek tipi boylemi oluyor simdi yani.... kadin dergilerinde yazanlar dogruysa eger ben buldum beyaz atli prensimi ama bak ey cok bilmis dergiciler, adam bole olunca demek ki ayni zamanda da unlu ve de zengin oluyormus ve senin benim yanimda olamiyormus.... bizde cikolatali kek yiyip, bu dergileri okumaya devam ediyormusuz... (bu da cok sinirli verilmis bir sosyal mesaj olsun hazir cenem dusmusken)
1974 Brooklyn, NY'da dogan Fallon universite yillarinda LosAngeles ve NY'de bir cok ComedyClub'ta stand-up showlar yaptiktan sonra SaturdayNightLive ekibine katildi ve ayni zamanda oyunculuk dersleri almaya basladi. Ayni zamanda gitar calan ve beste yapan Fallon'u google da aratirsaniz karsiniza oyuncu, muzisyen ve komedyen gibi tanimlar cikacaktir ki bilmezdim kendisi bir cok filmde yer almis...
Veee 2007 yilindan beri Drew Barrymore'un sahibi oldugu produksiyon sirketinin ortagi olan Nancy Juvonen ile evli ki aralarindaki yas farki (kadin yasli ohhh soledim) sinirlerimi bozmuyor degil.... normalde valla umrumda olmaz billa da olmaz....

Isaac Mizrahi in NY

Bu ara herkesin postlarinda bir yavaslama var nedense, ya herkes hasta yada is, guc, okul ama bence mevsim degisimi herkesin basi kendinden agir, bikkinlik, sikkinlik hali almis basini gidiyor... Ben de ise hepsi birlikte el ele vermis giderken birde ustune bilgisayarimin sarj aleti bozuldu ve bilgisayarimi acamiyorum ve tabii ki butun fotograflarimda icinde rehin kaldi.... yine kaldim ''mini'' bilgisayarcigima:(
Ve uzun zamandir beklettigim, zamaninda arsive attigim bir postum var elimde o da Isaac Mizrahi'nin gecen ay Madison Ave. de actigi ilk magazasi....
Bay Mizrahi'ye pek bayildigim soylenemez acikcasi, hatta kendisini bir kac yil once televizyonda yaptigi bir programdan tanimaya basladim bile diyebiliriz... Siradan kadinlara ufak, moda ve giyinme ipuclari verirken bile tarzini begenmiyordum ki 25yildir bu sektorde olmasinin hakkini da yemek istemiyorum.... ayrica kendisi gecen sezon BravoTv'de Project Runaway cakmasi The Fashion Show adli bir de program yapti...
Kucuk, sade ve sevimli bir magaza acti Mizrahi ve kendi tasarimlarini satisa sundu. Bunda krizin etkisi var mi yoksa halka daha mi yakin olmak istedi! bilinmez ama dukkani ben begendim fiyatlariyla pek ilgilenmedim acikcasi ki tahmin edebileceginiz gibi bazi urunleri almaya kalksam ucak biletimle degis tokus yapabilecegimi hissettim onun icin fazla kurcalamadim:) P.S: Isaac Mizrahi NY store adress: 23E 67th St. UpperEast Side

Monday, October 19, 2009

Hastayım Hasta....

Canım İster Pasta...
Ve gerçekten ben hep hasta olduğumda biraz iyileşmeye başlasam canım hep tatlı bir şeyler yemek ister... ve ben yine hastayım hemde doğum günü partime denk gelen geceyi zor çıkardım ama iyiyim şimdi... İyiyim ama biriken postlarıma baktıkça içim sıkılıyor, başımın ağrısı geri geliyor onun için pasta yiyim ben en iisi diyorum bir kaç gün yada belli olmaz hızla dönerim postlarıma....


P.S: Bugün CUNY Graduate School of Journalism'de bir arkadaşımın davetlisi olarak iki gazetecinin konuk olduğu bir panele katılacağım için çok mutluyum. Uzun zamandan sonra mesleğim ile ilgili bir yerlerde hele de bir okulda olmak, hazır dönmek üzereyken beni birazcık havaya sokacak sanırım... Konuşmacı gazetecilerden birinin ise İranlı gazeteci bir arkadaşımın gazeteci eşi Roozbeh Mirebrahimi olması ise tadıma tat katmadı değil...

Thursday, October 15, 2009

The Phantom of the Opera

DogumGunum NY'e bereket getirdi diye teselli ettiler beni ama hic oyle bisey yok aksine kara kisi getirdi... Soguk, ruzgar ve yagmur hepsi bugun basladi biranda ama ben hayatimin en soguk ve de en guzel DogumGunlerinden birini gecirdigimi soleyebilirim.....

Berna Ablam bana hediye olarak BroadwayShowuna gitmeyi onerdi ve bende bilet alimi konusunda gonullu oldum... TimesSquare'de ki 'TDF' gisesinde BroadwayShowlarinin biletleri %50'lere varan indirimlerle satilir ve kisitli bir sure icerisinde biletler tukenir, giseler kapanir... Hemen hergun insanlar siralarda bekler ve siralarda oyunlar hakkinda konusur, ucuz bilet bulma yollarini paylasir. Cunku bilet fiyatlari 50dolardan 2bin dolara kadar cikar ve bazen istediginiz oyuna bilet bile bulamadan eve donersiniz.... Ve beeen mutlu sona ayaklarim islak ama elimde iki adet The Phantom of the Opera biletiyle ulastim:))
Salonun kapisina dogru gelirken etrafta beliren dev afisler oyunun sonunda daha cok anlamli gelmeye basladilar... yagmur, soguk demesek karsisinda bir iki kadeh bisey icilirdi serefine Phantom'un dogum gunu serefiyle karisik....
The Phantom of The Opera (operada ki hayalet) Broadway tarihinin en uzun soluklu muzikali olarak seyircileri hala sahnesine ceksede, kime sorarsam sorayim su anda oynayan en iyi oyun oldugunu soluyor... Ayrica sahne ve kostumlerin yani sira oyuncularin opera sanatcisi olup, siradan muzikal sarkilari solememesi sonra birde ustune bale hunerlerini gostermeleri gecen yirmi yilla birlikte, siralarda bekleyen her seyircinin hakkini tek tek veriyor...


Disardan bakildiginda iki sokak, hatta iki bina arasina sikismis dumduz tiyatro binalari iceri girince bambaska bir hale giriveriyor ve yillardir ayni islemelerin duvarlarda, tavanlarda olduguna, ayni sahnede ayni dekorun korunduguna inanmak icin orada ve o havada olmak gerekiyor sanirim....

Emektar 'Majestic Theatre' sahnesi, az sonra buyulenecek ve daha once birden fazla kez buyulenmis ve hala gelmekten vazgecmemis seyircilerini beklerken, altindaki orkestra elemanlari ile birlikte az sonra neler olacagi ile ilgili hicbir sir vermemek konusunda oldukca basarili.... Veeeee oyun basladiktan yaklasik bes dakika sonra sahnede hala ustu kapali, sandik gibi duran sey atesler icerisinde aciliyor ve birden hareket etmeye basliyor...

On siralarda oturan seyircilerin uzerine dogru gelirken birden havalanan ve tavanda ki yerini alan dev avize oyunun ilk hareketi oluyor ama son asla olamiyor... Cunku hayatimda gordugum en guzel dekor ve kostumlerle birlikte ilerleyen sahne degisimleri ve hareketleri gercekten anlatilmaz yasanir dedirtiyor ki hic sevmem bu gecistirme lafini.... Ama yasanmaz bu defa iliklerde hissedilmesi gerekir diyorum ve SAHNE....
P.S: Benim icin oyunu ucuncuye izleyen Berna Ablama ve Ender Abi'ye coookk tesekkur ederim bu guzel ve anlamli dogum gunu hediyesi icin.... Ve bu kadar sanattan sonra bu gece parti zamani diyoruz dogum gunumuz serefine.....

Wednesday, October 14, 2009

Iyiki Dogdummm

Gordunmu ...... Oldum....

LongIsland Trip - 2

HarleyDavidson ve Lobster

Bolgeye girer girmez etrafinizda bir suru HarleyDavidson motorlar ve derili abiler, ablalar beliriveriyor ki ben ne zaman belirdiler pek fark etmedim cunku evin onunde gozumu kapamistim en son bi actim yanimdan motorlu abiler geciyor ve o da ne gelmisiz :))

Muhtesem deri cantalar, cizmeler ve tabii ki vazgecilmez olan ceketler vardi... Ama bizim karnimiz cok ac oldugundan ve hatta aksamdan kalma oldugumuzdan fazla vakit kaybetmedik... bir de malum zamanimizin cogu ustte yorumsuz olarak gecistirilen kiyafetlerin uzerlerinde yazan birbirinden ilginc ve komik yazilar uzerine geyikler yapmakla gectigi icin derilerle pek fazla kaynasamadik....

Lobster'a lobsterdan, Shrimp'e shrimp demekten kendimi alamiyorum cunku bu tarz ve nice deniz urunleri Turkiye'de yeni populer olmaya ve insanlar tarafindan normal fiyatlarda ve normal yollarda yenilmeye baslanmis olmasina ragmen ben hayatimda ilk defa bu kadar cok deniz canlisiyla burada tanisma firsati buldum.... Bu yuzden yediklerimin bazilarinin ne oldugunu, bazilarinin ise Turkce'sini bilmeden hepsini hapir hupur yedim ve bir turlu kendi dilimdeki karsiliklari icin kafa yoramadim desem yeridir...


Yurtdisindan donen insanlar bazi kelimelerin Turkce'lerini hatirlayamadiklarinda, onlari asagilamak, dalga gecmek, laf sokmakla uyarmak arasi, biyik alti sacmalamak gibi luzumsuz hareketler segilemek bizim insanimizin adetidir nedense... Ve ben bunun icinde biraz hasetlik, biraz kiskanclik, biraz da kotuluk bulurum her zaman tipki kendi milletimiz disinda kimseyi begenmedigimiz gibi.....


Sonuc donunce oralara insanlara bekledikleri super bir firsat veriyorum kendi ellerimle, bol bol eglensinler diye ama karides, yengec, kalamar ve istakozu (yemin ederim hatirlamiyorum bazen) burdakinin 10kati fiyatlarda zaten yermiyim Turkiye'de ve bunlarin isimlerini hatirlamak istermiyim onu da bilmiyorum.....

Hatırlıyormusunuz??

Related Posts with Thumbnails