Tuesday, April 26, 2011

NYC Seviyoruz Çünkü...

Dünyanın bütün kalplerini pembe bir şemsiye altında topladığı için....
Dünyanın en güzel, en çirkin, en zengin, en fakir, en uzun, en kısa, en siyah ve en beyaz insanlarını birbirinden ayırmadan, yargılamadan, ötekileştirmeden sokaklarında barındırdığı için... Ve bütün "en"leri toplayarak bize tadına doyulmaz eşsiz bir pasta sunduğu için...
Hayatın bütün renklerini en karanlık günlerde bile karşımıza çıkardığı için..
Tabuları yıktığı için... Önyargıları kırdığı için... Tersleri düze çevirdiği için...
Parkta kendi kendine oynayan bir erkek çocuğu(!) en stylish haliyle etrafta kendi kendine gezindiği için...
Ve bir gün yolda yürürken karşınıza Marc Jacobs'un çıkma ihtimali olduğu için....pict from nycrunfashion

Friday, April 22, 2011

Haftasonu Kaçamağı


Onlara çetem diyorum... Ailesinden, evinden, memleketinden uzakta okuyanlar için üniversite yıllarından kalan dostluklar her zaman ayrı olur... onlarla yapılan herşey de her zaman özel kalır. Onlarla beraber olunca herşey gözüne daha güzel görünür, daha kolay olur sanki herşey bir anda. Ve de herşey gerçek olur. Ağlarsın, gülersin, sarılırsın, şımarırsın, kızarsın ama hep gerçek duygularınla yanlarında olursun. İşte bu can dostları hiç yalnız bırakmazlar seni. Taaa uzaklardan hissederler dostuna, gerçeğine ihtiyacın olduğunu ve bir gün telefon açarlar haftasonu plan yapma rakı içmeye geliyoruz derler... ve o rakıların sonu hiç gelmesin diye dua edersin.
Burası daaa meşhur Arap Şükrü Sokağı... Sanıldığının aksine Arap Şükrü hala yaşayan bir saz üstadı değildir aksine Bursa'daki bu güzel arnavut kaldırımlı sokağı, rum evlerinin içine yerleşen meyhaneleri ve sokağa taşan eğlenceyi yıllarrr yıllarrr önce açtığı ilk meyhane ile başlatan kişidir. Sonra da adı bu sokağa verilmiştir. Dinlediğiniz şarkılarda aslında Arağ Şükrü Sokağı Şarkılarıdır... Bu sokağın en sevdiğim yanı ise yerlerde bulunan pirinç dökme plakalardır. O plakaların üzerine herbiri birbirinden değerli şair ve yazarların adı kazınmıştır...
Rakılara eşlik eden şairlere kalkar Arap Şükrü sokağında kadehler ve o kadehler hep müzikle şenlenir...
Herkese mutlu haftasonları olsunnn her günümüz dostlarımızla rakı masaları kıvamında güzel olsun...

Sunday, April 17, 2011

İtalya'dan Babam Geldi...

İtalya'dan babam geldi evde bir bayram havası.... ama canım babacığım gelirken yanında çıtır kıtır iki üç İtalyan yakışıklısı getirmeyi unutsa da (-ki kendisine bu isteğimi bizzat ilettim) yine de sağolsun eli boş dönmemiş... :)

Bu saatleri belki bilen biliyordur ama ben ilk defa duydum zira saat dünyasına biraz uzak kaldığım gerçeğiyle de böylece yüzleşmiş oldum. Ve babam sayesinde de böylece tanışmış oldum...

Saat ve tasarım denilince akla ilk gelen markalardan biri olan O'clock saatlerden babacığğımmm iki tane saat kapmış getirmiş. Aslında çarşıdan aldım bir tane eve geldim iki tane cinsinden olan süper konserve saatlermiş bunlar : )) Tasarım ülkesi İtalya'dan da sıradan birşeylerin çıkması beklenemezdi herhalde bu saatlerde kuş kadar hafif, süper yumuşak plastik veee kordonu değişen cinsten. Kadranı çıkıyor ve yanında gelen diğer kordona takılıyor. Çok mu değişik aslında değil ama renkler birbirinden canlı, birbirinden neon ve heyecanlı... Beni de baştan çıkaran renkleri oldu zaten hangisini seçeceğini bilemiyor insan iyi ki babam seçmiş ben kesin 3-5 kutu alıverirdim çaktırmadan..
Daha fazla bilgi ve bütün renk seçenekleri için tık tık....
Konserve kutusundan çıkan ve aynen bir konserve gibi açılan saatlerin kutularından bana bir beyaz ve süper neon bir pembe çıktı... Babamın bu seçimleri yaptığını gördükten sonra aklıma gelen ilk soru bu adam gizli gizli blog mu okuyor oldu yada bir iki İtalyan çıtırına saat sorma bahanesiyle bir güzel fikir aldı bilemedim valla günahı boynuna :)) ama süperrreella seçimler yapmış vee aşağıdaki t-shirt ile birlikte hediye kotamı doldurmuş....
Geriye kalan fotoğraflar ise Milano ve İsviçre'den kalmış... gezdikleri gördükleri yanlarına kalmış tasarım hediyeler de bizim olmuş... Teşekkürler Babaaccımmmmmm :)

Wednesday, April 13, 2011

Deniz, Gün, Enerji, Hayal Panosu

Bloglar tam olarak açılana kadar, yasal olmayan yollarla bloglara girilmeye devam edildiği sürece bloguma hiç birşey yazmamaya kararlıydım ama an itibariyle blogumu ne de çok özlediğimi farkettim. Her gün her dakika yazamasam da, twitter herkesi olduğu gibi beni de tembelleştirmiş olsa da, hepimizin hayatı gibi sözcüklerimizi anlık ve çöp haline getirse de inatla beni bloguma geri dönmeye ikna etti. Ne mi sadece hayat... Hayatı dolu dolu yaşayan Eda nam-ı diğer stildirektörü enerji dolu, hayat dolu Eda.. Alabora olduk beraber küçücük bir teknede balık ekmek yedik ve sallana sallana hayata geri döndük :)
Ve bir de ne oldu asla buna inanmayan ben ikna oldum ve Eda'yı dinleyip hayal panosu yapmaya karar verdim. Eda'nın ayrıntılı yazısını
okuyabilirsiniz.
Ben hayal panomu yapadurayım siz yazıları okuyadurun sonra biz de blogu blog için değil günlük olduğu ve "ben" olduğu için yazmaya devam edelim : ) siz de o arada belki ikna olursunuz ve belki de benden önce hazırlarsınız hayal panosunu deneyelim bakalım göreceğiz....

Hatırlıyormusunuz??

Related Posts with Thumbnails